RPG oyunları benim her zaman iğlimi çekmiştir zaten. En çok sevdiğim ve en çok oynadığım tür RPG. Peki neden? Çünkü bilgisayar dünyasın da beni fantastik modlara sokan aklımı başımdan alıp götüren tek tür RPG. Fable: The Lost Chapters da bunlara güzel bir örnek. 5-6 ay önce bu oyunu x-box ı olan arkadaşlarımız oynama şansına erişti. PC’ci arkadaşlarımız ise bu ay bu oyunla tanışma fırsatını bulabildi.
Fable: The Lost Chapters, şimdiye kadar gördüğümüz hikayeleri yeniden anlatan aynı zamanda da çok özgün bir konuya sahip olan bir oyun. Fable: The Lost Chapters beklentilerimizi aşan, harika bir oyun olarak karşımıza çıktı. Bence Fable`nin güzel bir oyun olacağı x-box versiyonundan önce de belliydi. Çünkü Fable, oyun üstadı olan Peter Molyneux tarafından yapıldı. Kendisini Black & White ve şu an yapım aşamasında olan The Movies`den hatırlayabiliriz.
Karakterinizin kaderi önceden değil siz oynarken yazıldığını keşfediyorsunuz. Eğer kötü bişi yaparsanız kötülük yönünde iyi bişi yaparsanız da iyilik yönünde güçleniyorsunuz. (klasik ama gerçek) Konudan bahsedersek; Oakvale adında, Hobbitlerin Shire’ını (yüzüklerin efendisinden hatırlayacaksınız) hatırlatan bir köy, günün birinde acımasız katillerin ve haydutların oluşturduğu bir grup tarafından saldırıya uğrar. Çok kayıp veren ve kurtulmayı pek fazla kişinin başaramadığı bu şehirde küçük bir çocuk olan kahramanımız hayatta kalmayı başarır. Heroes Guild adındaki kahramanlık eğitimi veren okulun kurucularından olan bir hero bizi kurtarıp eğitim almamız için Heroes Guild okuluna götürüyor. Gençliğimiz bu okulda eğitim alarak geçiyor ve ergenlik döneminde genç bir delikanlı oluyoruz. Oyundaki güzel noktalardan biride zaman geçtikte karakterimizin yaşlanması ki bu çok güzel bir durum. (her oyunda böyle bişi görmem imkansız) Tabi ki her şeyden sonra hikayemiz başlar. Hikayemizin temeli baskın sırasında kaçırılan kız kardeşimizi bulmaktır. Bir iyilik meleğimi yoksa acısını dindirmek için kimsenin gözünün yaşına bile bakmayan kötü bir büyücü mü olacaksınız? İşte klişe bir konu ama bizi klişelikten ayıran bir özellik.
Videolardan da kısaca bahsetmek gerekirse, oyunun gidişatı ve hikayesi, aralarda giren kısa videolarla çok güzel bir şekilde anlatılıyor. Daha öncede değindiğim gibi, oyundaki büyülü hava videolarda doludizgin devam ediyor. Hikayenin çizgi roman vari ve masalsı anlatımının bu kadar renkli olması oyuncunun oyundan kopmasını engelliyor....
Grafiklere el attığımızda ise x-box dan PC ye uyarlanan oyunlardan farklı biraz daha iyi ve detaylı grafiklerle karşılaşıyoruz. Olması gerektiği kadar renkli ve detaylı. Karakter modellemeleri ve bazı çevresel detaylar çağın birazcık gerisinde kalmış olsa da bu durum oyun içerisinde hiç fark edilmiyor. Ama bu tabii ki grafiklerin kötü olduğu manasına gelmiyor. Karakter modellemeleri olsun, iç-dış mekanlar olsun oyunun masalsı havasına yakışır düzeyde. Fable`nin dünyası gerçekten büyük ve detaylı. Haritalar arasında olan loading ler kullanıcı pek fazla sıkmıyor.
Seslendirmeler de iyi denilebilecek seviyede. Oyun için oldukça sağlam bir seslendirme çalışması yapılmış çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi olayların gidişatı bizim davranışlarımıza göre değişiyor ve bunun için de yüklü bir text’in oyuna kayıtlı olması gerekiyor. Yapımcılar bu konu üzerinde oldukça durmuşlar ve ortaya iyi bir sonuç çıkmış. Karakterlerin ruh hali seslendirmelere çok iyi yansıtılmış. Bir de buna müziklerin muhteşemliği eklenince oyunun işitsel özellikleri, tadından yenmiyor. Silah seslerinde ve büyü seslerinde olsun, çevresel seslerde olsun yapımcıların gösterdiği özen hemen fark ediliyor. Müzikler ise, ayrı bir harika. Her haritanın kendine has bir melodisi var. Oyunda kullanılacak parçalarında özenle seçildiği çok belli. Müzikler hiçbir zaman kulak tırmalamıyor. Zaten oyun genelde insanı rahatlatan müziklerden oluşuyor. Ama zindanlara falan girince, o anın ruh haline uygun karanlık parçalarda mevcut. Yani kısacası oyunun ses özelliklerinde kesinlikle bir eksi yok.
Fable: The Lost Chapters`ın bekli de en güzel yanı kontrolleri... Hakikaten çok rahat ve alışması kolay kontrolleri var. Genelde konsol çevrimlerinin her zaman bir kontrol problemi olur. Ya klavyede tuş problemi vardır, ya da Mouse`da bir karışıklık. Ama Fable`de bunların hiçbirisi yok. Ana karakteri birkaç tuşun yardımıyla çok rahat bir biçimde yönlendirebiliyorsunuz. Az daha bahsetmeyi unutuyordum, oyunda savaş sırasında rahat çarpışmamızı sağlamak amacıyla bir düşmana kilitlenme seçeneği konulmuş. Bunun da oynayışa çeşitlilik kattığını söyleyebiliriz.
Şimdi de oyunun biraz quest yapısından bahsedelim. Oyunda hikayeye bağlı questler Heroes Guild`da bulunan büyük dünya haritasından alınıyor. Questleri tamamladıkça ve yaratıkları kestikçe kazandığımız experience (deneyim) puanlarını Heroes` Guild`de bulunan yeşil ışığa girerek kendimize yetenek olarak ekleyebiliyoruz. Bu yeteneklerin toplandığı ana başlıklar şöyle: Skill, Will, Strength. Skill Speed, accunary ve guile yetenekleri; Will attack spells, surround spells, physical spells ve magic power büyüleri; Strength ise physique, health, toughress olmak üzere üç fiziksel bölüme ayrılıyor. Oyundaki deneyim (xp) sistemi bu oyunun diğer RPG oyunlarından farklılığını hemen ortaya koyuyor. Şöyle diyebilirim ki oyunda level atlamak diye bir şey yok. Çarpışmalarda kullanabileceğimiz üç çeşit gücümüz var ki bunlardan kısaca bahsetmiştim. Oyunda level yerine girdiğiniz çatışmalardan ya da yaptığınız quest lerden dolayı tanınmışlık puanı verecek. Bir örnekle açıklamak gerekirse (daha iyi anlamanız için) Fable’da karşımıza boss yaratıkları da çıkacak. Hoşuma giden şöyle bir özellik oldu. 3. bölüm civarlarında dev bir arı ile karşılaştım. Boss kategorisindeki bu yaratığı rahatça alt ettikten sonra ödül olarak elimizde bunun kafasını tutabiliyoruz. Daha sonra, gezeceğimiz kasabalarda elimizde bu arının kafasını tuttuğumuzu göstererek insanların dikkatlerini üzerimize çekebiliyor ve onların bizlere daha saygılı davranmalarını da sağlayabiliyoruz.
Fable: The Lost Chapters`ın artılarını tek bir paragrafta özetlemek gerekirse, oyunun var olması bile artı . Grafikleri, müzikleri, kolay kontrolleri içinde barındırdığı özgürlük, NPC`lerle olan harika iletişim ve oyunun sonunu oyuncunun belirlemesi, Fable`yi almamız için gereken nedenlerden bazıları.
Fable: The Lost Chapters yılın oyunu olamaya aday. Ufak tefek hatalarını bir kenara itersek, karşımıza unutamayacağımız bir oyun deneyimi çıkıyor. Yani, bu oyunu almamanız için bir neden yok. Paranızı kuruşuna kadar hak eden bir oyun. Bir RPG severseniz zaten bu oyunu oynamışsınızdır. Eğer ilk kez bu türle tanışıyorsanız Fable sizin için unutulmayacak başlangıç olacaktır.
__________________